okuma yazmanın önemini anlatan yazı

genelinde8.5; Güneydoğuda ise bu oran 22.8. Kadınların %30’una yakını okuma yazmadan yoksun. Ne yazık ki okuryazar olmakda yetmiyor. Bu durum bile okuma yazmanın önemini yeniden düşünmemizi sağlamaktadır. Bilgi çağında halen okuma yazma bilmeyen ve var olanların da oranının 4 olması ile Türkiye'nin Yazmanın Önemi. Okuma yazama bilmeyen bir insan için kitapların, gazete ve dergilerin hiçbir önemi yoktur. Çünkü orada yer alan bilgileri okuyamaz ve okuyamadığı için de anlayamaz. Birçok bilgiye okuyarak ulaşırız. Okumak kadar önemli bir diğer beceri de yazmaktır. Duygularımızı, düşünce, istek ve dileklerimizi - Ovakent Mahallesi'ndeki Ovakent İlköğretim Okulu - Sınıfın içinden detaylar - Kursiyerlerle röportajÖzbek kökenli Türkler okuma yazma seferberliğinde - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan tarafından başlatılan Okuryazarlık Seferberliği kapsamında, Hatay 'daki Özbek kökenli Türkler ders başı yaptıHATAY (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip 1-Yalın’a Giriş ve Yardımcı Yayınlar: Bu kategorideki kitaplar Yalın’a hem başlamadan önce hem de yolun çok başında olanlar için okunması gereken kitapları listeliyor. Yalın’ın detaylarına girmeden önce hem temelleri öğrenip hem de sıkılmadan okunabileceğini düşündüğüm 6 tane kitap mevcut. Çağdaşçocuk ve gençlik edebiyatımızın üretken isimlerinden, öyküleri ve yazı atölyeleriyle tanınan Füsun Çetinel, edebiyat metinleri üzerine yaratıcı okuma uygulamaları yapmanın önemini ve etkilerini irdeliyor. Edebiyat, bir çağrışımlar ve anmalar kaynağıdır. Bize yaşamımızın bir ânını anımsatır ya da içinde yaşadığımız dünyayı yansıtır. Bunun Site De Rencontre Gratuit Sans Inscription En France. “Yardımlaşmak niçin önemlidir ve yardımlaşmanın topluma ne gibi katkıları olur?” konulu, yardımlaşmanın önemiyle ilgili konuşma Önemi – KonuşmaSevgili ne kadar çok sorunla karşılaştığımızı bir düşünün. Bu sorunlara çözüm bulmak için çabalarız. Bazen tek başımıza bu sorunların üstesinden gelemeyiz. İşte bu engelleri aşmak ancak yardımlaşma ile mümkün hale gelir. İnsanlar pek çok farklı konuda birbirlerine yardım ederek sorunları yardımlaşma sayesinde ayakta durabilir ve gelişebilirler. Bir değer olarak yardımlaşmaya önem veren toplumlardaki insanlar birbirlerine daha çok yapan kişiyle yardım yapılan kişi arasında sevgi ve kardeşlik bağı güçlenir. Yardım sayesinde topluma kazandırılan insanlar kin, haset, düşmanlık gibi bir takım kötü huylardan kurtulur. Yardımlaşma ile sorunları çözülen insanlar daha mutlu ve huzurlu bir hayat yaşar. Bu mutluluk ve huzur toplumun geneline mücadele etmek, birlik ve beraberliği sağlamak, ekonomik olarak kalkınabilmek, manevi duygularımızı çoğaltmak, huzur ve mutluluk içinde yaşamımızı sürdürmek ancak yardımlaşma ile mümkün olarak yardımlaşma duygusunu yaşayabilmeliyiz. Elimizden geldiğince herkesin yardımına koşmayı görev edinmeliyiz. Toplumdaki bireylerin teker teker birbirleriyle yardımlaşması zor olacağından ülkemizde bir çok yardımlaşma dernekleri ve vakıfları kurulmuştur. Elimizden bir şey gelmiyorsa en azından bu vakıf ve dernekleri dinlediğiniz için teşekkür İçerikler Birlik Beraberlik ve Toplumsal Dayanışmanın Artması İçin Neler Yapmalıyız? Birlik Beraberlik ve Dayanışma Konulu Atasözleri*** Yardımlaşmanın önemi konulu konuşma örneği hakkında söylemek istediklerinizi aşağıdaki yorum alanına yazabilirsiniz. Türkçe Ders Kitabı Cevapları ☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER! Okumanın Önemi İle İlgili Kompozisyon Okumak insanı geliştiren, yeni şeyler öğreten onu aydınlığa götüren bir yoldur. Okumak hayattaki zorlukları başarabilmek için çok önemlidir. İnsanlar okuyarak hayata bakış açılarını değiştirirler. Okumak sayesinde dogmatik bilgilere takılıp kalınmaz. Yeni bilgiler öğrenebiliriz. Okumak bireyin kültürünü artırır. Bir ülkenin okuma yazma oranı yüksekse o ülke iyi bir şekilde gelişir. Okumak ruhumuzu sayesinde başka ülkelerin kültürlerini, yaşayışlarını, dillerini, coğrafyasını .. vs öğreniriz. Okumak insanın hayal dünyasını geliştirir. Gitmediği yerlere götürür. Bir insan iyi bir yaşam sürmek istiyorsa okuyarak hem kendi hemde ülkesini geliştirmeli ve ileriye götürür. İnsanı cahillikten kurtarır. Okuma sayesinde yeni bilgiler yeni deneyimler edinebiliriz. Hayatımızda okuma ve gelişmeye her zaman önem vermeliyiz. Okuyan ülkeler her zaman ilerlemeye devam eder. Okuyan insanın eğitim seviyesi gelişir , dili gelişir, konuşma kabiliyeti gelişir. Yasalar ölür kitaplar ölmez. Dünyayı yöneten kalem, mürekkep ve kağıttır. Bu yüzden okumaya önem vermeliyiz. 1100 Ankara'da yaşayan 9 yaşındaki Ceylin Kesici, okuma yazmayı öğrendikten sonra yıllardır hayalini kurduğu hikaye kitabını yazdı. Ankara'da yaşayan 9 yaşındaki Ceylin Kesici, okuma yazmayı öğrendikten sonra yıllardır hayalini kurduğu hikaye kitabını yazdı. Kitabında çok sevdiği kardeşinin maceralarına yer veren minik yazar, hikayeleriyle geleceğin önemli yazarlarından olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Ailesiyle birlikte Ankara'da yaşayan 9 yaşındaki Ceylin Kesici, çok sevdiği kardeşi için bir kitap hazırladı. Daha çok küçük yaşlardayken anne babasının okuduğu hikayeler sayesinde kitapla tanışan minik Ceylin'in kitaba olan aşkı yıllar içinde farklı boyutlar kazandı. Çocukluğunda kitapları en güzel oyuncağı, en yakın arkadaşı olarak benimseyen minik kitap kurdunun yıllar içindeki gelişimi ailesinin gözünden kaçmadı. Okuma yazma bilmediği için ilk hikayesini resim çizerek anlatan Ceylin, o dönemde dinlediği her hikayeden farklı bir masal oluşturdu. Bu tutkusu ilerleyen yaşıyla birlikte artan minik Ceylin'in okuma yazma öğrendikten sonra ilk işi kendi hikaye kitabını yazmak oldu. Ailesinin ve öğretmeninin desteği ile yıllarca hayalini kurduğu ilk hikaye kitabını hazırlamayı başaran minik yazar, hikayesinde çok sevdiği kardeşinin sevgisine ve maceralarına yer verdi. 'Canım Kardeşim' ismini verdiği hikaye kitabını tamamen kendi uğraşlarıyla hazırlayan minik yazar, yaşıtlarına da örnek olacak hikaye kitabı için bir imza günü düzenleyecek. Kitabında kardeşler arasındaki bağın önemini anlatan Ceylin, kardeşler arasındaki çekişmeleri eğlenceli bir dille anlattı. Okumayı hayatının önemli bir parçası haline getiren Ceylin'in en büyük arzusu çocuk doktoru bir yazar olmak. Geleceğin önemli bir yazarı olma yolunda ilerleyen minik yazarın yaşıtlarına tavsiyeleri ise çok okuyup, araştırıp, bol bol yazı yazmaları."İLK ZAMANLAR RESİMLERLE ANLATIYORDUM, ÇÜNKÜ OKUMA YAZMA BİLMİYORDUM" Kitap yazma hayalinin çok küçük yaşlara dayandığını anlatan minik Ceylin, "O süreç çok yoğundu ve heyecanlı bir süreçti. Kardeşim yüzünden çalışamıyordum çok fazla. Kardeşime yardım ediyordum. Ben kitap okumayı çok seven biriyim. Küçücükken anne ve babam bana kitaplar okurlardı. O kitaplardan esinlenerek bu kitabı yazmaya başladım. Hikayelerimi anne babama yazdırıyordum. İlk zamanlar resimlerle anlatıyordum, çünkü okuma yazma bilmiyordum. İlkokula başladığımda öğretmenimiz kitap okumaya çok düşkündü. Bizi sürekli kitap okumaya yönlendirdi. Ödüllerle çok sevdiğim kitap okuma alışkanlığım pekişti. Ben okuma yazma bilmiyorken ailem bana kitaplar alıyordu. Onlar bana okumadan önce ben o kitapların resimlerini inceliyordum. Bir gün 'Anne bana kitabı okur musun?' dedim. O geceden sonra düzenli kitap okumaya başladık" dedi."KİTAPLARIM BENİM HEP İYİ ARKADAŞLARIM OLDU" Hikayesini hazırladığı dönemde çok güzel tepkiler aldığını ifade eden Ceylin, "Kitaplarım benim hep iyi arkadaşlarım oldu. Etrafımdan incelediğimde bazı kişiler kardeşim olsun istiyor. Sonra 'Keşke kardeşim olmasaymış, her şeyi onunla paylaşmak zorundayım' diyor. Ben de kardeşin önemini, sevgisini anlatmak için böyle bir kitap yazdım. Kardeşimle ilişkim bazen kavgaya dönüşüyor ama genellikle sevgiyle geçiyor. Kardeşimle olan ilişkimi ve kardeşimin okula başlama hırsını anlattım kitabımda. En büyük destekçim ailem, yazar amcam ve öğretmenim oldu. Çevremden hep övgü dolu sözler duydum. Bunlardan destek alıp bu kitabı yazdım. Kitabımın başında günlük bir buçuk saat duruyordum. O zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. Kitabımı yazdığımda çok güzel tepkiler geldi. Yeni hikayeler de yazmaya başladım. Okuma yazma bilmeden önce okulda kendimi resimlerle ifade ediyordum" diye konuştu."YAŞITLARIMA BOL BOL KİTAP OKUMALARINI, MERAK ETTİKLERİNİ ARAŞTIRIP, ŞİİR YAZMALARINI TAVSİYE EDİYORUM" Yaşıtlarına da tavsiyelerde bulunan Ceylin, "Kitabımı yazmaya başladığımda çok heyecanlıydım. Bu işi yapıp yapamayacağımı merak ediyordum. Anneler Günü'nde anneme, Babalar Günü'nde babama hediye alamadığım zamanlar notlar yazıyorum. Bir kez öğretmenime yazmıştım bir not. Öğretmenim duygulanıp ağlamıştı. Bu şekilde insanları mutlu ediyorum. Yaşıtlarıma bol bol kitap okumalarını, merak ettiklerini araştırıp, şiir yazmalarını tavsiye ediyorum. Söz uçar yazı kalır. Söz uçar ama yazı her zaman kalıcıdır. Zamanlarını verimli geçirsinler. Gelecekte daha çok kitap okuyarak, daha çok kitap yazmak istiyorum. Kardeşim küçük yaştayken nehre kapılmıştı. Ona olan sevgim o olaydan sonra çok arttı ve hikaye yazma kararı aldım. Kardeşimden destek alıyorum, o da beni yönlendiriyor. İki hikayem var. Kuzenimin bilgisayar tutkusunu ve mahallemi anlatacağım. Kuzenimin çok bilgisayarda kalmaktan kaynaklı bel fıtığı oluştu" ifadelerini kullandı."BİR EĞİTİMCİ OLARAK KIZIMIN BÖYLE BİR MEYVESİNİN OLMASI BİZİ ÇOK MUTLU EDİYOR" Kızının kardeşiyle çok özel bir bağı olduğunu kaydeden anne Reyhan Kesici, "Kızım okumayı ve yazmayı çok seviyor. Her yaptığı işte mutlaka notlar alır. Çocukluğundan itibaren ona okuduğum hikaye kitaplarını mutlaka ve mutlaka yorumlardı. Bu ilgisi giderek arttı. Sonuç olarak küçük küçük notlar almaya başladı. Ben baktım ve gerçekten bu notlardan bir hikaye kitabı oluşturulabilir. Eşimle beraber bu kitabın oluşmasına yardımcı olduk. Çok güzel bir duygu, kızımın bütün güzelliklerini ortaya attığı bir eserin ortaya çıkması çok özel bir duygu. Bir eğitimci olarak kızımın böyle bir meyvesinin olması bizi çok mutlu ediyor. Yazma işini hiç bırakmayı düşünmüyor. Yazmak artık onun kanına işlemiş. Çocuk doktoru da olmak istiyor. Çocukları çok sever. Kardeşini çok seviyor. İnanılmaz bağlı. Kardeşiyle birlikte sürekli zaman geçirdiği için mutlu anlarını paylaşmayı tercih ediyor. İnsanları incitmekten çok korkan bir yapısı var. Kardeşini koruyup kollamayı bir görev edinmiş. Kardeş önemli bir duygu, bunu kitaplaştırdı kızım" şeklinde konuştu."BEN YAZABİLECEĞİNİ O YÜREĞİ TAŞIDIĞINI BİLİYORDUM" Kızının kitaplarla iç içe bir çocukluk geçirdiğini ifade eden baba Mürşit Kesici ise, "Küçük yazarımızı çok başarılı buluyorum. Çok gurur duyuyorum. 7 yaşında hikaye yazmaya başladı. Biz bunu fark ettik ama hiç müdahale etmedik. Bunun akabinde 9 yaşına girdiğinde hem kendisini ifade edebileceğini düşündüğümüz için kitabını oluşturalım istedik. Çok keyif aldığımız, bizim de okuduğumuzda çok mutlu olduğumuz bir hikaye kitabı meydana getirdi. Çok mutluyuz. Biz okuma yazma bilmezken anne ve babası olarak çok iyi vurgulayarak kitap sevgisini aşılamaya başladık. Vurguladığımız zaman kulak kesilirdi. Okumaya devam ettik. Kitap kurdu olduğunu düşünüyorum. Okuldan geldiğinde bebeklerini karşısına koyar ders anlatır. Onu özgür bırakırız. Apartmanda kaynaşma olması açısından bir kahvaltı düzenlemiştik. O gün için bir sunum hazırlamış. Biz o zaman fark ettik bu yeteneğini. Küçük küçük notlar alırdı. Özel günlerimizde notlar yazıp odamıza bırakırdı. Ben yazabileceğini, o yüreği taşıdığını biliyordum. Bütün güzellikleri bütün evlatlarımıza nasip etsin inşallah yüce Allah" diye KONU OLAN KARDEŞİ EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ Ablasının kendini anlatan bir hikaye kitabı hazırlamasının kendisini çok mutlu ettiğini belirten Yaşar Kesici, "Ablam hep kitap yazmak isterdi küçükken. Bebekken hep kitaplarla oynarmış. Kitapları çok sever. Bende ondan kitapları almaya çalışırdım. Ablam bir tane kitap yazdı. Ben okudum çok güzeldi. Çok mutlu oldum benim için kitap hazırladığında. Annem ve babamın adı geçiyor kitabında. Bazenleri bana uyumadan önce kitap okuyor ablam. Ceylin'e tavsiyeler verdim bu kitabında. Onunla birlikte kitap yazdık" dedi.Derya Yetim - Emre Yüzügüldü - Hülya Keklik/İHA Uluslararası Başkent Granfondo Bisiklet Yarışı, 21 Ağustos'ta yapılacak Pakistanlı üst düzey heyet Diyanet İşleri Başkanı Erbaş ile görüştü Ankara'da bıçaklanan kişi hayatını kaybetti Kaynak İHA Ankara, Kitap, Güncel, Son Dakika Son Dakika › Güncel › Okuma yazmayı öğrenince ilk işi kitap yazmak oldu - Son Dakika Bu haber İhlas Haber Ajansı tarafından hazırlanmış olup habere tarafından hiçbir editöryal müdahalede bulunulmamıştır. İhlas Haber Ajansı tarafından hazırlanan bütün haberler sitemizde hazırlandığı şekliyle otomatik servis edilmektedir. Bu nedenle haberin hukuki muhatabı İhlas Haber Ajansı kurumudur. Son Dakika 201 Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, eşi Rana Selçuk ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan tarafından başlatılan “Okuryazarlık Seferberliği“nin ikinci yılına yönelik Altındağ Halk Eğitim Merkezi’nde düzenlenen etkinliğe katıldı. Etkinlikte konuşma yapan kursiyer Fatma Altuntaş’ın okuma yazma öğrenme konusundaki heyecanının çok etkileyici olduğunu anlatan Selçuk, “Benim çocukluğumda annemin hiç okula gitmemiş olmasından kaynaklanan okuma yazma bilmemesi ve bize okuma yazma öğretmeye çalışırken kendisinin de öğrenmiş olması hatırlattı bana. O gün belki annem bize öğretirken öğrendi ama devletimiz her zaman okuma yazma kurslarının yaygınlaşması, ilerlemesi, gelişmesi konusunda desteklerini hiç esirgemedi.” ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan’ın himayelerinde başlatılan seferberlikle çok önemli bir adım atıldığını vurgulayan Selçuk, “Ülke olarak eğitim seviyemizin çok daha yükselmesi ve uluslararası rekabete açılması anlamında Milli Eğitim Bakanlığı çerçevesinde birçok tedbir alıyoruz. 2023 Eğitim Vizyonu da bu tedbirlerin yol haritası biçiminde ortaya konulmuş bir doküman.” diye konuştu. Selçuk, okuryazarlığın artık dijital okuryazarlık, finansal okuryazarlık, medya okuryazarlığı gibi çok geniş bir kavramsal çerçeveye sahip olduğuna işaret etti. “Mobil uygulamalarla çalışmaların altyapısını güçlendiriyoruz” Bakan Selçuk, halk eğitim merkezlerinde aynı zamanda sanat, spor, bilim gibi alanlarda da kurslar düzenlendiğine dikkati çekerek, kursiyerlere halk eğitim merkezlerinden daha fazla yararlanma tavsiyesinde bulundu. Bu noktada vatandaşlardan gelen her türlü talebi de dikkate alarak altyapısını kurmaya hazır olduklarının altını çizen Selçuk, yetişkinlere okuma yazma eğitimi veren öğretmenlere gayretlerinden dolayı teşekkürlerini iletti. Selçuk, “Mobil uygulamalarla, video kütüphanesi, kitaplarla, yayınlarla bu çalışmaların altyapısını güçlendiriyoruz. Bu çalışmaların ötesinde eğer halk eğitim merkezi kursiyerlerimizin daha ileri neler öğrenmek istediklerine ilişkin bir talep toplanırsa biz merkezlerimizin bu organizasyonunu derhal hayata geçiririz.” değerlendirmesinde bulundu. Bakan Selçuk, okuryazarlık eğitimlerini başarıyla tamamlayan kursiyerleri ve kurslara emek veren tüm çalışanları tebrik etti. “Türkiye’nin en yüksek oranına sahip illerinden birisiyiz” Ankara Valisi Vasip Şahin de konuşmasında, okumak ve yazmanın insanı tamamlayan bir olgu olduğuna vurgu yaparak, “Ankara’da 89 bin 800 okuma yazma bilmeyen vatandaşımız bulunmakta. Bu da nüfusumuza oranla yaklaşık yüzde 1,7’ye tekabül etmektedir ki zannediyorum Türkiye’nin en yüksek oranına sahip illerinden birisiyiz. Hedefimiz bu oranı sıfırlamak.” dedi. Okuma yazma bilmeyen vatandaşlar içinde öğrenme engelli olan kişilerin de bulunduğunu anlatan Şahin, okuma yazma bilmeyenlerin sayısını azaltmak için çalışmalarını sürdüreceklerini söyledi. “200 bin kursiyer ilkokul diplomasını aldı” MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Yusuf Büyük ise ilk kademe okuma yazma kurslarında 823 bin kursiyerin belgelendirildiğini, yaklaşık 200 bin kursiyerin ilkokul diplomalarını aldığını bildirdi. Kursiyerlerin okuma yazma öğrenmenin ardından üst eğitime devam konusunda azim ve gayret gösterdiğini dile getiren Büyük, “Açık ortaokul için kayıt yapanların yaklaşık yüzde 15’i bizim okuryazarlık kurslarımıza katılanlar olarak gözükmektedir.” ifadesini kullandı. Okuma yazma bilmenin hayata etkin katılmayı, kendi ayakları üzerinde durmayı beraberinde getirdiğini söyleyen Büyük, Ankara’da da seferberliğin başından bugüne kadar 3 bin 600 kurs açıldığını, yaklaşık 32 bin kursiyerin belgelendirildiğini kaydetti. “Okuma yazma öğrendiğim için çok mutluyum” 26 yaşındaki iki çocuk annesi kursiyer Fatma Altuntaş ise Ağrı’da doğup büyüdüğünü, yaşadığı köyde okul olmadığı için eğitim alamadığını anlattı. Okuma yazmanın önemini en çok oğlu okula başladığında anladığını, okulla ilgili formları dolduramadığını aktaran Altuntaş, sözlerini şöyle sürdürdü “Çocuğumun okulundaki formları doldurabilmek için çekinerek başkalarından yardım istemek zorundaydım. Başkentte yaşayıp bu çağda okuma yazma bilmemek çok üzücü ve utanç verici bir duygu. Halk eğitim merkezine gidip eğitim almanın zamanı gelmişti. Yenimahalle Halk Eğitim Merkezine gidip kaydoldum. Beni küçük oğlumla birlikte sınıfa kabul ettiler. Okuma yazma öğrendim. Hayatım şu an çok kolaylaştı. Önceki hayatım çok zordu, şu an çok daha kolay. Okuma yazma öğrendiğim için çok mutluyum.” Eğitimini tamamlayıp üniversiteye kadar devam ettirmek ve meslek sahibi olmak istediğini söyleyen Altuntaş, bu imkanı sağlayan devlet yetkililerine teşekkürlerini iletti. Etkinliğe Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Reha Denemeç de katıldı. Konuşmaların ardından Bakan Selçuk, okuryazarlık eğitimini başarıyla tamamlayarak sertifika alan kursiyerlerle fotoğraf çektirdi. Kursiyer Perihan Yağcı ile öğretmeni Bakan Selçuk’a Samsun’da okuma yazma öğrenen kadınların kendi el yazılarıyla yazdıkları anılarının yer aldığı “Geç Kalmış Kalemler” isimli kitabı hediye etti. Milli Eğitim Bakanı Selçuk, etkinliğin sonunda okuryazarlık eğitimi alan kursiyerlerin bulunduğu sınıfa giderek kursiyerlerle sohbet etti. Kaynak AA Şanlıurfa'nın Haliliye ilçesinde yaşayan 71 yaşındaki Sevilay Yaşar, 29 yıl önce öğretmenlikten emekli olmasına rağmen eğitim neferliğini akranlarına eğitim vererek sürdürüyor. Öğretmenlikten kopamayan Yaşar, çeşitli nedenlerle eğitimden yoksun kalan ileri yaştaki kadınların okur yazar olması için gönüllü gayret öğretmen, başta valilik ve belediyeler olmak üzere çeşitli sivil toplum kuruluşları bünyesinde faaliyete geçirilen okuma yazma kurslarında ilk günkü heyecanla ders Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan tarafından başlatılan okuma yazma seferberliği sonrası çalışmalarını yoğunlaştıran Yaşar, gününün yaklaşık 12 saatini yeni bireylere okumayı öğretmeye yaşta okuma yazma bilmeyen kadınlar için ev ev dolaşıp eğitimin önemini anlatan Yaşar, okumayı öğrettiği kadınları da yakından takip etmeyi ihmal kimisinin ortaokula kaydını yaptırması kimisinin de sürücü kursuna yazılması için ilgililerle görüşüp kadınları "Son nefesime kadar çalışacağım"Sevilay Yaşar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hayatı boyunca eğitim vermeyi bırakmadığını severek yaptığını belirten Yaşar, emekli olduktan sonra da akranlarının eğitimi için çalışmaya devam ettiğini dile her zaman eğitimli bireylere ihtiyaç duyduğunu anlatan Sevilay öğretmen, "Çeşitli kurslarda eğitici olarak görev yapıyorum. 250'ye yakın yaşlıya sertifika verdim, okuma yazma öğrettim. Maddi boyutu yok manevi hazzı ise her şeyden değerli. Ben dünyanın en kutsal işini yaptığıma inanıyorum, öğrencilerimin bana Allah razı olsun demeleri yetiyor. Çok mutlu oluyorum bu görevi severek ve isteyerek yapıyorum. Öğrencilerimi seviyorum onlar da beni seviyor. Ömrüm yettiğince son nefesimi verinceye kadar çalışmaya devam edeceğim." diye hayatında 2 bin civarında öğrenciye okuma yazma öğrettiğini ifade eden Yaşar, okuttuğu öğrencilerden de çok güzel yerlere gelenlerin bulunduğunu zaman öğrencilerine iyi bir insan olmanın önemini kavratmaya gayret ettiğini aktaran Yaşar, dünyada mutlu olmanın sırrının iyi bir insan olmakta gizli olduğunu dile Öğrencilerine arkadaş olduHaliliye Belediyesi Aile Destek Merkezi'nde okuma yazma kursunda eğitim alan Emine Subaşı da okuma yazmayı Sevilay öğretmen sayesinde öğrendiğini yaşta okumanın zor olduğunu ancak eğitmenin öğrenmede büyük rol oynadığını anlatan Subaşı, "Okuma yazma bilmiyordum. Kurs sayesinde okuma yazma öğrendim. Hayatımda büyük bir eksiklik vardı onu da Sevilay öğretmenimin katkısıyla giderdim. Sevilay hoca bize çok yardımcı oldu, sürekli destek verip, hep yönlendirdi. Onun sayesinde heveslenerek okuma yazmayı öğrendik. Allah razı olsun." şeklinde diğer kursiyer Gülsüm Yıldız ise öğretmeninden memnun olduğunu dile öğretmenle aynı zamanda sıkı bir dost olduğunu aktaran Yıldız, "Sanki bizim için bir öğretmen değil de arkadaş gibi. Bize yeri geliyor abla oluyor, yeri geliyor anne oluyor. Evimize ziyaretlere gelir, biz ona gideriz gerçekten sıkı bir dostluğumuz var. Okuma yazmanın yanı sıra aynı zamanda bazı insani davranışları da ondan öğreniyoruz. Allah bizi buluşturan herkesten razı olsun." dedi.

okuma yazmanın önemini anlatan yazı