olmaz ki böyle de yatılmaz ki

SereSerpe. Uzanıp yatıvermiş, sere serpe; Entarisi sıyrılmış, hafiften; Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor; Bir eliyle de göğsünü tutmuş. İçinde kötülüğü yok, biliyorum; Yok, benim de yok ama Olmaz ki! Böyle de yatılmaz ki! Bir eliyle de göğsünü tutmuş İçinde kötülük yok biliyorum Yok, benim de yok ama Olmaz ki Böyle de yatılmaz ki DENİZİ ÖZLEYENLER İÇİN Gemiler geçer rüyalarımda, Allı pullu gemiler, damların üzerinden; Ben zavallı, Ben yıllardır denize hasret, "Bakar bakar ağlarım". Hatırlarım ilk görüşümü dünyayı, Ocak ayından beri Gain'de Mazhar Fuat Özkan'ın dünden bugüne hikayesinin anlatıldığı "Ele Güne Karşı" adlı bir belgesel varmış meğer. Elçin Yahşi'nin Oksijen'deki sayfalarından yeni öğrenip bir oturuşta izledim. İçinde şarkılar, kavgalar, daha önce görmediğimiz görüntüler, dostluk, sevgi, kızgınlık, hüzün var. Olmazki! Böyle de yatılmaz ki! Garip şiirinin diğer savunucularında bu derece görünmez bu eğilim. Oktay Rifat daha pastoral ve doğalcı bir söylem kullanır, Melih Cevdet’de ise böyle de olmaz ki" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonu Site De Rencontre Gratuit Sans Inscription En France. Adını bir dizi setinde tacize uğradığı iddiasını ortaya atarak duyuran Selen Görgüzel, bu kez seksi pozlarıyla gündemde... Türkbükü'nde üstsüz güneşlenirken objektiflere takılan seksi oyuncu, gazetecilerin kendisini görüntülendiğini fark ettiği halde rahat tavırlarını sürdürdü. Ortaya da bu seksi kareler çıktı! GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYINIZ - Defne Samyeli, Ahmet Çalık'ın kanalı ATV'deki ilk programında öyle bir bacak şov yaptı ki... İzleyenin feleği şaştı, gören "Bu ne hal Defne!" dedi... Televizyon camiasının nadir anchorwomanlarından biriydi. Show'dan çıkarıldıktan sonra kamuoyu uzun süre ondan habersiz kaldı. Sonra gündemimize Eren Talu ile olan olaylı boşanması ile geldi. Şimdi Defne Samyeli yeniden TV sahnesinde...Ahmet Çalık'ın kanalı ATV'de programına başladı...Ama öyle bir başlangıçtı ki gören gözler şaştı... "Defne" Herşey Bambaşka isimli programı, gerçekten de "herşey başkaymış" dedirtti....Özellikle de anchorwomanlık günlerinden hatırladığımız Defne Samyeli "çok başkalaşmış"... Güzelliğinin yanına bir de bacak şov katmıştı...Ha gerek var mıydı derseniz!Sanırız "sarsıcı" bir başlangıç yapmak istedi... [photos]İlk programında bacak şov yapan Defne Samyeli aklımıza bir de şiir düşürdü. Orhan Veli'nin "Sere serpe" şiirini bilir misiniz...Vallahi "içimizde bir kötülük yok"...Sadece canlı yayındaki şov bize bu şiiri hatırlattı; Uzanıp yatıvermiş, sere serpe; / entarisi sıyrılmış, hafiften; / kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor; / bir eliyle de göğsünü tutmuş. / içinde kötülüğü yok, biliyorum; / yok, benim de yok ama... / olmaz ki! /böyle de yatılmaz ki! Önceki günlerden birinde gözlerimize ,ev içinde gürültü patırtıya alışık olduğumuzdan bir süre sessizlik olunca kontrol etme ihtiyacı görelim , Artun , bıçak sırtı , düştü düşecek uyku almayı cevap verir gibi , artık dansöz pozisyonunda mı uyudu desek , kırmızı nokta yayınlara mı başlasak ki , böyle de yatılmaz ki!... Real Madrit'te oynayan Brezilyalı futbolcuların gol sevinci, şair Orhan Veli'nin "Böyle de yatılmaz ki" adlı ünlü şiirini hatırlattı. İşte gol sevincine gösterilen tepkiler Abone ol İspanyol 1. Futbol Ligi'nin La Liga yıldızlar topluluğundan oluşan Real Madrid takımında, Brezilyalı futbolcuların gol sevinci Orhan Veli Kanık'ın ünlü şiirde söylediği "Olmaz ki! Böyle de yatılmaz ki!" sözlerini çağrıştırdı. S ezon başından bu yana hakem hataları gerekçesiyle polemiklerin yaşandığı Real Madrid'te bu kez Brezilyalı futbolcular Ronaldo, Roberto Carlos ve Robinho'nun Alaves maçında atılan goller sonrası yaptıkları sevinç gösterisi, Alaves kulübünce sert dille eleştirildi. Real Madrid'in 3-0 kazandığı maçta Ronaldo, Roberto Carlos ve Robinho yere sırt üstü yatarak ayaklarını ve ellerini havada sallayıp hamamböceği olarak adlandırılan dans yapmışlardı. Alaves Kulübü Başkanı Dimitri Piterman, maç sonrası Brezilyalı futbolculara ''Palyaçolar'' diye hitap ederken, ''Bu üç ufaklık, itibarlarına uygun bir şekilde davranmayı öğrenmeliler'' açıklamasında bulundu. İspanya'da bir radyoya konuşan Ronaldo ise, ''palyaço'' sözüne karşılık olarak Piterman'ı kastederek ''Bir dergiye çıplak poz veren biri bize bunu söyleyemez'' dedi. Hiçkimseyi incitmek gibi bir düşüncelerinin asla olmadığını vurgulayan Brezilyalı yıldız futbolcu, ''Hamamböceği yapar mıyız yapamaz mıyız diye sadece bir gazeteci ve David Espinar Ronaldo'nun basın sorumlusu ile iddiaya girmiştik. Şimdi onlar kadın kıyafetinde restauranta gitmek zorundalar'' şeklinde konuştu. Real Madridli Brezilyalıların sevinç gösterilerinin ardından İspanya'da gol sonrası nasıl sevinilmeli tartışması da başladı // bella[bella eskenazi, erol güney’in baldızı yani dora’nın kız kardeşi. bu bölüm bella’nın anlattıklarından yola çıkılarak yazıldı.]yer ankara’da sabahattin eyuboğlu’nun evi, yıl 1946. ev halkı ve misafirler salonda otururken küçük odada genç bir kız sedire uzanmış, isteksizce ders çalışıyor. odanın öbür köşesinde, şair, kâğıda bir şeyler yazıyor. sonra genç kıza uzatıyor kağıdı “bak, senin için bir şiir yazdım.” okuyor genç kızsere serpeuzanıp yatıvermiş, sere serpe;entarisi sıyrılmış, hafiften;kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;bir eliyle de göğsünü kötülüğü yok, biliyorum;yok, benim de yok ama…olmaz ki!böyle de yatılmaz ki!evet, şairimiz orhan veli, genç kız da bella. aslında tanışmaları iki üç yılı bulmaktadır, ama arkadaşlık ve samimiyetleri daha yenidir. bella, hasanoğlan köy enstitüsü’nde ingilizce dersi vermektedir, bir yandan da liseyi bitirmek için kalan birkaç dersini kent kızlık adı 1923’te istanbul’da doğmuş. ilk ve ortaöğrenimini değişik okullarda sürdürmüş. 40’lı yıllarda ankara’da yaşayan ablası dora’yı sık sık ziyaret eder. dora, güzel sanatlar müdürlüğü’nde görevlidir. eniştesi 1946’ya kadar tercüme bürosu’nda çalıştıktan sonra istifa ederek agence france presse’e geçer. erol güney’in üniversite yıllarından beri tanıdığı ve tercüme bürosu’nda da dostluğunu sürdürdüğü orhan veli, güney çiftinin evlerine konuk olur sık sık. yine 1946’da hakkı tonguç ve sabahattin eyuboğlu, cumhurbaşkanı ismet inönü ile görüşürler. cumhurbaşkanı’na “hasanoğlan’da ingilizce dersi verebilecek bir kız bulduk, ama adı bella” dediklerinde aldıkları yanıt, “ee? ne bekliyorsunuz, hemen işe alın” olur. bella liseyi bitirmediği için öğretmen değil de kütüphaneci olarak işe alınır. hasanoğlan yüksek köy enstitüsü’nde ingilizce, fransızca ve almancanın yanı sıra jimnastik dersleri de verir. shakespeare’in bir yaz gecesi rüyası adlı eserini sahneye koyan öğrencilerin yanında da o vardır; sahne düzenlemesine yardımcı olmakla kalmaz, oyundaki dansları da oyunculara o gün kaldığı odanın kapısını açtığında, yatağında bir ayının uyuduğunu görür. başka bir gün de hasanoğlan’da durmayan trenden bir sonraki istasyonda inip saatlerce yürür okula dönebilmek için. bütün bunları tatlı anılar olarak anlatıyor seçimlerinden sonra değişen politikadan tercüme bürosu, milli eğitim ve köy enstitüleri’yle birlikte bella da payına düşeni alır. 1948’de meclis’te sorulan soruların biri onunla ilgilidir; hükümete, liseyi bitirmemiş bir yahudi kızının para mukabilinde hasanoğlan’da ders verip vermediği sorulur. bella’nın enstitü’deki öğretmenliği son veli, uzun yıllar bella’ya kur yapar. bir de isim bulur ona düşes. karşı adlı kitabını 1949’da bella’ya verirken ilk sayfasına, “bu iş böyle yürümez duchesse!” yazar. nedir yürümeyen tam belli değil. belki de, bella’nın orhan veli’yi hep arkadaş gibi görmesi, platonik de olsa ilgisini dostluğa yorumlaması sanırım. o yıllarda orhan veli’nin birkaç kadına daha kur yaptığını bildiğimiz için, bella’yı bu konuda haklı görmek mektup da bella’ya yazılmış. tarih yok, ama yaprak antetli bir kâğıda yazıldığına göre 1949-50 olmalıbella,bir gazeteci evinde mürekkep bulunamadı. bu yüzden mektubumu kurşun kalemle yazmak zorunda kaldım, özür dilerim. benim hakkımda istanbul gazetesinde çıkan yazıdan dolayı yazdıklarınıza teşekkür ederim. bununla beraber beni daha evvel yazılmış yazılardan daha iyi tanımak mümkündü. burada, seza geldiğinden beri, çok güzel vakit geçiriyoruz. birkaç defa, ralfi’ye, lüküs hayat operetinden parçalar söyledim. bugün de o parçaları tekrar ettim. benden, bilhassa bu noktayı yazmamı isteyen seza’dır. bu hafta ankara’da at yarışları başlıyor. belki de kazanırız. benimle ortaksınız. bir vurgun vurursak haber velibu mektubun bütün cümleleri tesadüfen, b ile başladı. belki de bella b ile başladığı veli’yi çok güzel anlatan bir mektup bu. içeriğinde kur yapmıyor bella’ya, ama her cümleye b ile başlayarak anlatıyor gazeteci erol güney’dir. seza ise erol güney’in baldızı, yani dora ve bella’nın kız kardeşi. hüzünlü bir öyküsü var seza’nın; erol güney’in lise yıllarından beri arkadaşı olan benya rapoport’un eşidir. onları erol güney tanıştırmıştır. benya’nın ailesinin bütün karşı çıkmalarına rağmen genç sevgililer evlenir. benya uzun yıllar türkiye’de yaşamasına rağmen romanya vatandaşıdır. bir işadamı olan benya amerika’da bir iş gezisindeyken romanya’da komünistler iktidarı ele geçirir. artık komünist bir ülkenin vatandaşı olan benya, türkiye vizesi alamaz. romanya’ya gönderilmemek için amerika’da evlenerek oraya yerleşir. seza’ya bakmak da erol güney’e düşer. bir de oğlu vardı seza’nın babasını hiç görememiş olan ralfi. orhan veli bu iki yaşındaki bebeği çok sever, ona şarkılar ve mektupta bahsettiği gibi lüküs hayat operetinden parçalar söyler. orhan veli’nin at yarışlarına düşkünlüğü bilinir. gerek istanbul’da gerek ankara’da at yarışlarını hiç kaçırmaz. bundan orhan veli’nin yarışlardan iyi para kazandığı sonucu çıkarılmasın; hep sürpriz atlara oynar, kazandığında iyi kazanmak için… ve hep güney, 1956’da israil’e yerleşince dora’yla beraber seza ve ralfi de israil’e giderler. ralfi başarılı bir film yönetmeni olur. ne yazık ki 40’lı yaşlarda kalp hastalığı nedeniyle ölür. seza da evlat acısını yaşadıktan sonra 2000’de yaşamını hasanoğlan köy enstitüsü’ndeki işine son verilince istanbul’a döner. annesiyle istiklal caddesi’ndeki hacopulo hanı’nın çekme katında bütün boğaz’ı ve haliç’i gören bir daireye yerleşir. dört yıl kadar oturdukları bu evin konukları arasında orhan veli de vardır. gelir, bir köşede oturur, konuşulanları sessizce dinler. evde içki yoktur, yarım saatliğine lambo’ya gider, iki tek atıp döner. bir keresinde de evin cumbasında oturup konuştukları basamakta sızar veli, öldüğü güne kadar sürdürür bella’ya ziyaretlerini. cenazesi kaldırılırken bir köşede ağlayan kadınların arasında bella da şu an bebek’te oturuyor. evi, orhan veli’nin mezarı ve heykeline çok yakın. okuldan bildiği almanca’nın yanına, kendi kendine öğrendiği beş dili daha ekledi ingilizce, fransızca, almanca, yunanca ve italyanca. evlendi; bir kızı, bir torunu var ve sık sık onları barselona’da ziyaret eder.//iç ?. erol güney'in kendisi, haluk oral / m. şeref özsoy, yky - ocak 2005kaynak

olmaz ki böyle de yatılmaz ki